38,5021$% 0.04
43,9964€% 0.18
51,5471£% -0.31
4.095,09%-0,24
3.297,39%-0,59
9.203,55%-0,23
ANKARA-BHA
‘Teniste değişim’, ‘Teniste aks değişimi’ ve en son olarak da ‘Teniste bir şeyler kımıldıyor ‘ başlığı ile kaleme aldığım süreçte artık bugün kelimenin tam anlamıyla ‘Tenis kabuk değiştiriyor’ diyebiliyorum..
Aslında 3 ay önce göreve gelen Şafak Müderrisgil’in federasyon başkanlığında çıtayı yukarıya koyacağından hiç şüphem yoktu ve bunu yazılarımda da belirtmiştim..
Ama yıllardır statükonun teslim aldığı tenis yönetimi ve tenis sisteminde köklü değişiklikler için reformların yapılmasından da endişe duymuyor değildim..
Son 15 günde yaşanan bazı gelişmeler Müderrisgil’in statükoyu devam ettirmeye razı olmadığı ve ‘statükonun çarklarını bir de ben çevireyim’ demediği tarihi bir karara imza attığını gördük…
Bu köşeyi takip edenler yıllardır Tenis Federasyonu’nun ülkemizde ki ulusal ve uluslarası turnuvaların gelirlerinden pay alması gerektiğini savunduğumu bilirler ..
Belki tekrar olacak ama bir kez daha hatırlatmakta yarar var.. eskiyi bilmeden yeni dönemde alınan kararın önemi anlaşılamaz.
Geçmişi analiz etmenin geleceğe ulaşmada bir yük değil, tam tersi bir fener gibi aydınlatıcı olduğunu düşünüyorum..
2016 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı Sportif Değerlendirme ve Geliştirme Kurulu’nda içlerinde Faruk Özçelik, Mehmet Kasapoğlu, Mehmet Baykan ve Zakir Avşar gibi çok değerli üyelerle birlikte tüm federasyonların performans analizlerini yapıyorduk..
Mesela benim de uzun yıllar görev yaptığım ve o tarihlerde de özel bir görevim de bulunan Basketbol Federasyonu için yazdığım raporun başlığı ‘Türk basketbolu yukarı doğru düşüyor’ şeklindeydi..
Tenis Federasyonu ile ilgili raporumda ise birinci madde bu turnuva sisteminde ki çarpıklıklardı..
2014 yılından itibaren Tenis Federasyonu Başkanları ve yönetim kurulu üyeleri bu çarpık düzene destek olmuşlardı..
(Bu sistemin yaşaması için deplasmanlı Türk tenis liglerinin kaldırılmıştı.. Böylece Türk tenisçisi ile kulüpleri arasında organik bağ da koparılmış, tenisçiler kulüplerinin sporcusu değil artık müşterileri olmuştu..
Kulüpler açısından müşterileri -tenisçiler- para basma makinesi olarak görüldü..
kulüpler bu dönemde büyük paralar kazandı.. Hele ki federasyona yakın kulüpler/oteller turnuva desteği ile daha da zenginleşti..
Aslında bu sistemden herkes de memnundu..
Ama memnun olmayan tek bir kesim vardı..
veliler ve tenisçiler.. Çünkü Türk tenisinden herkes ama herkes az çok para kazanmıştır..
Ankara Gençlik ve Spor İl Müdürü Çelik: Ankara sporun da başkenti olacak
Kars 36 Spor'a taze kan