38,4510$% 0.04
43,8912€% -0.16
51,6017£% -0.27
4.095,03%-0,90
3.312,05%-0,94
9.258,07%-0,53
29 Nisan 2025 Salı
Son dönemde birçok vatandaş, “Collecturk Alacak Yönetimi” ve “ATB Hukuk” imzasıyla cep telefonlarına gelen borç bildirim mesajları nedeniyle tedirgin. Bu mesajlarda, çoğu zaman 10 ila 15 yıl öncesine ait olduğu belirtilen eski borçlar nedeniyle yasal işlem başlatılacağı, haciz uygulanacağı veya icra takibine gidileceği ifade ediliyor. Ancak bu tür mesajlar hem hukuki hem de etik açıdan ciddi soru işaretleri doğuruyor.
Collecturk ve ATB Hukuk’tan Gelen Borç Mesajlarına Dikkat: 3 Yılı Aşkın Vadesi Geçmiş Alacaklar Yasal Olarak Tahsil Edilemez!
Son dönemde birçok vatandaş, “Collecturk Alacak Yönetimi” ve “ATB Hukuk” imzasıyla cep telefonlarına gelen borç bildirim mesajları nedeniyle tedirgin. Bu mesajlarda, çoğu zaman 10 ila 15 yıl öncesine ait olduğu belirtilen eski borçlar nedeniyle yasal işlem başlatılacağı, haciz uygulanacağı veya icra takibine gidileceği ifade ediliyor. Ancak bu tür mesajlar hem hukuki hem de etik açıdan ciddi soru işaretleri doğuruyor.
Türk Borçlar Kanunu ve İcra İflas Kanunu’na göre, bir borcun hukuki olarak tahsil edilebilmesi için belirli bir süre içerisinde işlem başlatılmış olması gerekir. Bu süre “zamanaşımı süresi” olarak tanımlanır.
Zamanaşımı süresi geçmiş bir borç için kişi hakkında icra takibi başlatılsa dahi, borçlu zamanaşımı itirazında bulunarak bu takibi kolaylıkla düşürebilir.
Yargıtay’ın farklı dairelerinden bu konuda verilmiş çok sayıda emsal karar bulunuyor. Örneğin:
Bu kararlar ışığında, zamanaşımı süresi dolmuş bir borç nedeniyle kişilere mesaj göndererek psikolojik baskı uygulanması, hukuk dışı bir tahsilat yöntemi olarak değerlendirilebilir.
Borçlulara yönelik faaliyet yürüten bazı tahsilat firmalarının, hukuki geçerliliği olmayan ancak vatandaşı korkutarak ödeme yapmasını sağlamayı amaçlayan mesajlar gönderdiği biliniyor. Bu yöntemler, Borçlar Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan “dürüstlük kuralı”na da aykırılık teşkil etmektedir.
Sonuç: Eğer siz de Collecturk veya ATB Hukuk’tan gelen mesajlar nedeniyle endişeye kapıldıysanız, bilin ki yasal haklarınız sizin yanınızda. Vadesi geçmiş ve zamanaşımına uğramış borçlar için yasal olarak hiçbir ödeme zorunluluğunuz yoktur. Savcılığa suç duyurusunda bulunun.
Türkiye’de son yıllarda faizsiz ev ve araç edinme sistemleri büyük ilgi gördü. Özellikle dar gelirli vatandaşlar için “faizsiz”, “masrafsız”, “dosya parası yok” gibi vaatlerle reklam yapan firmalar, maalesef birçok kişiyi mağdur etti. Bu firmalar arasında adı sıkça geçen FuzulEv hakkında da çok sayıda şikayet ve dava bulunuyor.
FuzulEv, reklamlarında “faizsiz”, “masrafsız” ifadelerini ön plana çıkarıyor. Ancak iş sözleşmeye geldiğinde, tüketicinin dikkatle anlamasının oldukça zor olduğu, uzun ve karmaşık sözleşme metinleri imzalatılıyor. Bu metinlerde dosya masrafı, organizasyon ücreti gibi isimler altında çeşitli ödemeler talep ediliyor.
Vatandaşlar, daha sonrasında caymak istediklerinde ya da projeden ayrılmak istediklerinde, büyük bir şok yaşıyor:
Ödedikleri dosya ve organizasyon masrafı adı altındaki paraların geri ödenmediği belirtiliyor.
Ancak unutmayın: Bu konuda emsal dava kararları var ve yargı, birçok davada vatandaşları haklı buldu.
Mahkemeler, şu gerekçelerle FuzulEv gibi firmalara karşı vatandaş lehine karar verdi:
1. İstanbul Anadolu 2. Tüketici Mahkemesi – 2022/567 E., 2023/320 K.
Davacı, FuzulEv şirketinden ev almak amacıyla organizasyona katılmış, daha sonra cayma hakkını kullanmıştır. Firma, organizasyon masrafı kesintisi yaparak para iadesi gerçekleştirmiştir. Mahkeme, reklamda “masrafsız” ibaresi kullanıldığı için bu kesintinin haksız olduğuna hükmetmiş ve kesilen tüm organizasyon ücretinin yasal faiziyle birlikte tüketiciye iadesine karar vermiştir.
2. Ankara 3. Tüketici Mahkemesi – 2021/899 E., 2022/478 K.
Davacı, FuzulEv firmasının sunduğu “faizsiz sistem” teklifine güvenerek katılmış ancak sonrasında vazgeçmiştir. Firmanın “sözleşmede var” diyerek kestiği dosya ücreti iadesi reddedilmiştir. Mahkeme, “dosya masrafı” ve “organizasyon ücreti” gibi kalemlerin açık şekilde belirtilmediği ve tüketiciye önceden açıklanmadığı gerekçesiyle, tüm masrafların geri ödenmesine hükmetmiştir.
3. İzmir 1. Tüketici Hakem Heyeti – 2023/1122 Karar No
Başvuru sahibi, sistemden ayrıldığında kendisine “organizasyon bedeli kesintisi yapılacağı” söylenmiştir. Hakem Heyeti, yapılan sözlü ve yazılı reklamların tüketicide “hiçbir masraf alınmayacağı” yönünde bir kanaat oluşturduğuna kanaat getirmiş, kesilen ücretlerin tüketiciye iadesini kararlaştırmıştır.
Eğer siz de FuzulEv veya benzeri bir firmayla sorun yaşadıysanız:
Unutmayın: Alın terinizin karşılığını kimsenin haksız yere almasına izin vermeyin. Hukuk sizi koruyor. Birçok kişi, emsal davalar sayesinde hakkını aldı ve siz de alabilirsiniz.
Kamuoyunun dikkatine:
FuzulEv ve benzeri sistemlerde “faizsiz” veya “masrafsız” vaatlerine rağmen dosya ya da organizasyon ücreti gibi gizli ödemeler isteniyorsa, bu tüketici kandırmacasıdır.
Bilinçli olun, sözleşmeleri imzalamadan önce çok dikkatli okuyun. Sorun yaşarsanız korkmadan hakkınızı arayın.
Dosya ve Organizasyon Masrafınızı Faiziyle Geri Almak İçin İzlemeniz Gereken Yol:
1. Sözleşmenizi ve Belgelerinizi Toplayın
Öncelikle imzaladığınız sözleşmeyi, ödeme dekontlarını, size sunulan reklam ve broşürleri bir araya getirin.
Bu belgeler davada veya şikayette kanıt olarak kullanılacak.
2. Firmaya Yazılı İhtar Gönderin
Noter kanalıyla veya iadeli taahhütlü mektupla firmaya başvurun.
İhtarınızda;
3. Cevap Bekleyin veya Süreyi Takip Edin
Firma size olumsuz bir cevap verirse ya da 15 gün içinde cevap vermezse, direkt Tüketici Hakem Heyeti veya Tüketici Mahkemesi yoluna gidin.
4. Tüketici Hakem Heyeti veya Mahkemesine Başvurun
5. Davayı Takip Edin ve Hakkınızı Alın
Başvurunuz sonrası firma savunma yapacaktır, ancak emsal kararlar sayesinde birçok tüketici dosya ve organizasyon bedelini faiziyle geri alıyor.
Mahkeme veya heyet karar verdiğinde firma bu parayı iade etmek zorunda kalıyor.
✅ Alın teriniz kutsaldır.
✅ Hakkınızı aramak en doğal hakkınızdır.
✅ Yargı sizi korur, yeter ki susmayın!
WePlay Uygulamasında Skandal: Çocuklara Taciz, Baskı ve Güvenlik İhlalleri! Aileler Dikkatli Olun!
Teknoloji Muhabiri | Nisan 2025
Son dönemde özellikle çocuklar ve gençler arasında hızla popülerleşen WePlay adlı mobil oyun ve sosyal etkileşim platformu, çok ciddi iddialarla gündeme geldi. Platform hakkında aileler ve kullanıcılar tarafından gelen şikayetler, uygulamanın güvenliğine ve çocuk koruma politikalarına dair ciddi soru işaretleri doğurdu. Gelen tepkiler üzerine Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) yüzlerce başvuru yapıldığı bildiriliyor.
En endişe verici iddiaların başında, bazı yetişkin kullanıcıların yaşlarını küçük göstererek çocuklarla özel mesajlaşmalara girmesi geliyor. Platform üzerinden çocuklara cinsel içerikli mesajlar atıldığı, hatta bazı kullanıcıların çocuklardan fotoğraf göndermelerini talep ettikleri ve bunun için psikolojik baskı kurdukları yönünde çok sayıda şikayet alındı.
Veliler, çocuklarının mesaj kutularında açık şekilde taciz sayılabilecek ifadeler gördüklerini ve platformun bu şikayetlere yeterli hassasiyetle yaklaşmadığını belirtiyor. Henüz reşit olmayan bireylerin korunmasına dair uygulamanın içinde bir denetim mekanizmasının neredeyse hiç çalışmadığı iddia ediliyor.
Bir diğer büyük tepki ise uygulamanın oyun içi para sistemi üzerinden geldi. Kullanıcılardan gelen yoğun bildirimlere göre, platform içinden oyun parası satın alan bazı kullanıcıların hesapları kısa süre içinde “şüpheli işlem” gerekçesiyle kapatılıyor. Bu kullanıcıların hesaplarını yeniden açabilmek için kimlik belgelerinin fotoğraflarını göndermeleri isteniyor.
Bu durum özellikle çocukların kişisel verilerinin ciddi risk altına girdiğine işaret ediyor. Hukuki boyutta ise bu uygulamaların KVKK (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) çerçevesinde incelenmesi gerektiği vurgulanıyor.
Siber güvenlik uzmanları, çocukların kullandığı dijital platformların çok sıkı şekilde denetlenmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Özellikle yaş doğrulama sistemlerinin etkili çalışmaması, özel mesajlaşmaların denetimsiz olması ve kullanıcıların kimlik bilgilerinin istismar edilebilmesi, WePlay benzeri uygulamaları ciddi birer güvenlik riski haline getiriyor.
Aileler ise platformun Türkiye’de derhal yasaklanması ya da denetime alınması için çağrıda bulunuyor. Sosyal medyada başlatılan “#WePlayYasaklansın” etiketiyle birlikte binlerce kişi, BTK ve CİMER’e bu konuda işlem yapılması için başvuruda bulundu.
Veliler ve sivil toplum kuruluşları, bu dijital platformun çocuklar için büyük bir tehdit oluşturduğunu belirterek BTK ve CİMER’in acilen olaya müdahil olmasını talep ediyor. Ebeveynler, çocuklarının dijital güvenliği için uygulamaların daha sıkı şekilde denetlenmesini ve gerektiğinde Türkiye’de erişim engeli getirilmesini istiyor.
Ailelere Uyarı: WePlay ve Benzeri Uygulamaları Yakından Takip Edin
DEVELİ BELEDİYESİ “AİLE ŞİRKETİ”NE Mİ DÖNÜŞTÜ?
AK Partili Başkan Adem Şengül’e Akraba Kıyılığı ve Etik Soru İşaretleri
Kayseri’nin Develi ilçesinde, 2024 yerel seçimlerinin ardından AK Parti’den belediye başkanı seçilen Adem Şengül, kamuoyunda büyük yankı uyandıran bir iddiayla gündemde: Develi Belediyesi, başkan ve ailesi için adeta bir “sülale şirketi”ne mi dönüştü?
Ortaya çıkan iddialar, kamu vicdanını ciddi şekilde rahatsız etti. Develi Belediyesi’nde yönetici pozisyonlarına getirilen kişilerin çoğunun Başkan Adem Şengül’ün yakın akrabalarından oluşması, liyakat ve etik değerler açısından ağır tartışmalara neden oluyor.
İddialara göre;
Bu iddialar, Develi Belediyesi’nin kamusal görevler yerine aile bireyleri için bir kariyer basamağına dönüştürüldüğü yönündeki eleştirileri artırdı. Şeffaflık ve kamu yararı ilkeleri, bu yapılanmanın neresinde?
Kamuoyunun tepkisini çeken bir diğer detay ise seçim süreci tamamlanmadan önce yaşanan bir harcama iddiası. Başkan Adem Şengül’ün, henüz koltuğa oturmadan önce, bazı toplantı ve etkinliklerde yenen “cıvıklı” yemeklerinin faturasını belediye kasasından ödettiği öne sürüldü.
Henüz mazbata alınmadan, resmi sıfat kazanılmadan yapılan bu harcamaların kamu bütçesinden karşılanması, “göreve gelmeden kamu kaynaklarını kullanmak” suçlamalarını da beraberinde getiriyor.
Develi halkı, bu gelişmeler karşısında öfkesini sosyal medyada dile getiriyor. “Halka hizmet için mi varsınız, kendi cebinizi doldurmak için mi?” sorusu, günden güne daha çok yankı buluyor. Belediye yönetiminin bu konuda şeffaf bir açıklama yapmaması ise soru işaretlerini daha da büyütüyor.
Kamu kurumlarında akraba atamaları, yıllardır “liyakat mi, sadakat mi?” tartışmasının merkezinde yer alıyor. Belediye gibi halkın doğrudan etkilendiği kurumlarda bu tür yapılanmalar, sadece etik değil, aynı zamanda hukuki denetim mekanizmalarının da devreye girmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Vatandaşların beklentisi net: Konu bağımsız denetim organları ve gerekli merciler tarafından incelenmeli. Develi Belediyesi’nde yaşanan bu “aile içi kadrolaşma” iddialarıyla ilgili Sayıştay, İçişleri Bakanlığı ve ilgili müfettişlerin devreye girmesi, kamuoyuna güven verecek en doğru adım olacaktır.
Firması
Prapazar Pazaryeri Entegrasyon Firması Hakkında Artan Şikayetler: Mağduriyet Zinciri Büyüyor
Günümüzde e-ticaretin hızla büyümesiyle birlikte, pazaryeri entegrasyon sistemlerine olan ihtiyaç da aynı oranda artıyor. Satıcılar, ürün yönetimi, stok takibi, sipariş süreçleri ve fiyat analizlerini kolaylaştırmak amacıyla çeşitli entegrasyon yazılımlarına yöneliyor. Ancak bu alandaki bazı firmalar, vaat ettikleri hizmetleri sunmakta ciddi şekilde yetersiz kalıyor. Son zamanlarda, Prapazar isimli entegrasyon firması hakkında gelen şikayetler bu duruma en somut örneklerden biri haline geldi.
Kendini “kurumsal ve profesyonel bir entegrasyon firması” olarak tanıtan Prapazar, birçok e-ticaret satıcısına umut vaat eden bir başlangıç yaptı. Ancak kullanıcı deneyimleri, firmanın bu kurumsal imajının yalnızca yüzeyde kaldığını gösteriyor. Müşteriler; firma tarafından satış sonrası hizmet verilmediğini, teknik destek taleplerinin karşılıksız kaldığını ve en önemlisi, sistemin vaat ettiği şekilde çalışmadığını belirtiyor.
Prapazar kullanıcılarının en çok dile getirdiği problemlerden biri, sistemde yaşanan teknik sorunlara karşı tamamen duyarsız kalınması. Ürün senkronizasyonu, stok güncellemeleri ve sipariş aktarımı gibi temel işlevlerde ciddi aksamalar yaşanmasına rağmen, teknik destek birimine ulaşmak adeta imkânsız. Kullanıcılar, defalarca e-posta atmalarına ve aramalarına rağmen hiçbir geri dönüş alamadıklarını, bu durumun da işlerini durma noktasına getirdiğini belirtiyor.
Birçok satıcı, Prapazar sistemine güvenerek farklı pazaryerlerine açılma planları yaparken, karşılaştıkları sistemsel aksaklıklar nedeniyle müşteri memnuniyetlerini kaybettiklerini ve maddi zarara uğradıklarını ifade ediyor. Bu durum sadece işletmeleri değil, son kullanıcıyı da doğrudan etkiliyor. Ürünlerin yanlış ya da gecikmeli aktarımı, stokta olmayan ürünlerin satışa açık kalması gibi sorunlar, tüketici tarafında da güven kaybına neden oluyor.
Prapazar’a ödeme yaparak hizmet satın alan kullanıcılar, sistemden memnun kalmadıklarında aboneliklerini iptal etmek ya da para iadesi talep etmek istediklerinde ise duvarla karşılaştıklarını söylüyor. İletişim kanallarının büyük oranda kapalı olduğu, firma yetkililerine ulaşmanın mümkün olmadığı ve hiçbir resmi açıklama yapılmadığı yönündeki şikayetler artarak devam ediyor.
E-ticaret sektöründe hizmet veren birçok danışman ve uzman, girişimcileri benzer mağduriyetler yaşamamaları adına entegrasyon firmalarını seçerken çok daha dikkatli olmaları konusunda uyarıyor. Referansları, teknik destek güvenceleri ve hizmet sonrası erişilebilirlik gibi kriterlerin mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiği belirtiliyor.
Yaşadıkları mağduriyetler karşısında çaresiz kalan bazı kullanıcılar, Prapazar firmasına karşı hukuki süreç başlatmayı değerlendiriyor. Tüketici Hakem Heyeti’ne yapılan başvuruların yanı sıra, sosyal medya ve şikâyet platformlarında da firmanın adı sıkça gündeme gelmeye başladı.
Sonuç olarak, Prapazar’ın sağlıklı bir şekilde hizmet sunamaması ve kullanıcılarının sorunlarına kayıtsız kalması, e-ticaret gibi hassas ve hızlı aksiyon gerektiren bir sektörde büyük bir güven krizine neden oluyor. Firmaların sadece yazılım üretmekle değil, bu yazılımın arkasında durmakla da sorumlu olduğu gerçeği bir kez daha gözler önüne seriliyor.